Mayıs 23, 2008

Ford Otosan'ın hibrid Transit'i

Arge çalışmaları meyvelerini vermeye başladı

Fosil yakıtların tükeneceği kaygısı, çevreye olan etkileri ve yakıt fiyatlarının giderek yükseliyor olması, bütün dünya otomotivcilerini yeni sistemler araştırmaya ve geliştirmeye yönlendiriyor. Bu araştırmalar sırasında otomotivciler, üniversiteler ve bağımsız arge kuruluşları ile sıkı işbirliği yapıyorlar. Bu işbirliklerinden biri de Ford Otosan ile Tübitak ve İTÜ arasında gerçekleştiriliyor.

Ford Otosan, bu çalışmalar  sonunda  oluşturduğu ve klasik ürünlerinden Transit serisi bir ticari araca uyguladığı hibrid çözümünü 22 Mayıs 2008 tarihinde İstanbul’da tanıttı.

Neden hibrid araç?
Son dönemde dünyanın önde giden otomotivcilerinin üzerinde çalıştığı ve prototiplerini tanıtmaya başladıkları çözümlerin başında hibrid araçlar geliyor. Hibrid araçlar; içten yanmalı motor ile elektrikli motorunun birarada kullanıldığı bir çözüm. Bu araçlarda frenleme veya yokuş inişlerinde aracın ağırlığı ya da hızın yavaşlatılması sırasında frenler tarafından ısıya çevrilen enerjiyi, elektrik enerjisine dönüştürülerek, yeniden kullanılmak üzere depolanıyor. Motor, fren ve aktarma organları ile koordineli çalışan sistemin tamamlayıcı unsurlarını batarya ve yönetim yazılımları oluşturuyor.

Ford Otosan’ın çözümü
Ford Otosan’ın basın toplantısının ardından test sürüşünü de yapılan hibrid Transit’i kısa mesafeli parkurda, normal bir Transit ile aynı performansı gösteriyor. Ford’un hibrid projesindeki görünür bir başka başarı da; hibrid sistemlerin ve bataryalarının araç ağırlığını arttırması ve alan kayıplarına neden olması gibi  sorunlar çözmüş olması. Sistem geliştirilirken, batarya ağırlıklarında önemli azalmalar sağlanmış.
Hibrid Transit’te sürüş ve sürüş kontrol sistemlerine ek olarak sadece bir ekran yerleştirilmiş. Bu ekranda; elektrik veya dizel sistemin hangisinin devrede olduğu, akülerin şarj durumu ve diagnostik gibi bilgilere ulaşılabiliyor. Ayrıca ön tekerleklerin enerjisinden yararlanmak için araç 4×4 çekiş düzeninde görev yapabilecek konfigürasyonda üretilmiş.  

Dünya pazarlarına tam hazırlık
Hibrid Transit’in tanıtım toplantısında Ford Otosan üst düzey yönetimi ve arge teşkilatı ile birlikte Tübitak ve İTÜ’de görevli olan proje yöneticileri de katıldılar.

Toplantıda Ford Otosan’ın Türkiye pazarının yanı sıra global pazarda da rekabet edebilecek, uluslararası emisyon normalarını karşılayan, alternatif yakıt ve aktarma organlarına sahip, ileri teknolojili ürünler sunabilmesi için üniversite ve araştırma merkezleriyle işbirlikleri yaptıklarını belirten Ford Otosan Genel Müdür Başyardımcısı Ufuk Güçlü, Avrupa Birliği’nin uzun vadede hedeflediği taşıt teknolojisini içeren, hem yakıt tüketiminde büyük tasarruf sağlayan, hem de zararlı emisyonları ciddi oranda düşüren bir araç geliştirmek için TÜBİTAK ve İTÜ ile 2005 yılında başlattıkları projeyi devam ettirdiklerini ve bugüne getirdiklerini açıkladı.

Güçlü, ayrıca b projenin sanayi, üniversite ve araştırma merkezleri işbirliğinin temellerini oluşturduğunu da vurgulayarak, Tubitak MAM Enerji Enstitüsü,  İTÜ  Otomotiv ABD ve İTÜ MEKAR gruplarına da çalışmalarındaki işbirliğinden dolayı teşekkür etti.

Üç yıllık gelişim süreci
Projeyi, rekabet öncesi, sanayi-üniversite işbirliği projesi olarak tanımlayan Güçlü, geleceğin teknolojisi olarak kabul edilen hibrid teknolojisi için ilk adımı Nisan 2005 yılında projenin 1.fazı ile attıklarını ifade ederek, bir yıl gibi kısa bir sürede projenin 1. fazının tamamlandığını ve Temmuz 2006’da basına ilk tanıtımının yapıldığını hatırlattı.
Güçlü, geçtiğimiz 20 Mayıs’ta, Avrupa’nın en prestijli çevre ödülü olan; Avrupa Birliği Çevre Ödülü, Türkiye programında, projenin 1.fazıyla büyük ödüle layık görüldüklerinin de altını çizerek, bu ödülü almaktan Ford Otosan olarak büyük gurur duyduklarını söyledi.

Prototip hakkında teknik bilgiler veren proje koordinatoru ve Ford Otosan Arge Müdürü Dr. Murat Yıldırım ise Transit Hibrid elektrikli araç projesinin hem motorin hem de elektrikle çalışması prensibine dayalı olarak geliştirildiğini, ikinci fazda aracın paketlenmesinin yanı sıra tüketim ve performans değerlerinin ve hibride özel bileşenlerin seri üretim için maaliyet ve ağırlık bakımından iyileştirilmesi amaçlandığı bilgisini vererek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ön aksa güç veren dizel motorun yanı sıra her iki aksında da elektrik motoruna ve bir batarya sistemine sahip yeni tahrik sistemi, hem frenleme sırasında aracın kinetik enerjisinin geri kazanımı hem de elektrik motorlarının getirdiği şarj yeteneği sayesinde, oldukça iyi bir yakıt ekonomisi, tırmanma ve hızlanma performansına sahiptir. Dizel motoru durdurup, bataryada depolanmış elektrik enerjisini kullanarak, sıfır tüketim ve sıfır emisyonla, yoğun trafikte belirli bir mesafe gürültüsüz bir şekilde katedebilmektedir. Bütün bu fonksiyonları, manuel şanzımanlı bir araçta, sürücü alışakanlıklarında hiçbir değişiklik gerektirmeden  birleştirmesi, yeni Ford Transit Hibrid prototipini özgün hale getirmiştir” dedi.

TUBİTAK MAM:  “ARGE faaliyetlerini destekliyoruz”
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkan Vekili Önder Yetiş, toplantıda ar-ge kültürü olmayan bir ülkede ekonomik olarak kalkınmadan söz edilemeyeceğini belirterek, TÜBİTAK MAM’da yapılan araştırmaların ülkemiz için ekonomik faydaya dönüşmesine önem verildiğini ifade etti.
Yetiş TÜBİTAK MAM’da 1998 yılında Milli Savunma Bakanlığı ile birlikte başlayan çalışmalarda edinilen teknolojik bilgi birikiminin ELİT-1 seri hibrid elektrikli araç prototipi ile sivil uygulamalara aktarıldığını ve hibrid elektrikli hafif ticari ve ağır vasıta araçlarında devam ettiğini belirterek, FOHEV-2 kodlu hibrid aracın, elektrik motoru, batarya,  araç kontrol sistemi, vb. elektrikli araç alt sistem bileşenleri ve diğer projelerle bu yolda büyük bir adım atıldığını  anlattı.

Sanayi kuruluşları ARGE’ye kaynak ayırmak zorunda
İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Taner Derbentli ise yaptığı konuşmada: “Teknoloji sürekli bir gelişim ve değişim yaşamaktadır. Bu nedenle sanayi kuruluşlarımızın araştırma geliştirmeye, eğitime ve üniversiteler ile işbirliğine önem vermeleri, kaynak ayırmaları zorunludur. Üniversiteler aynı zamanda sanayide çalışacak mühendislerin yetiştiği kurumlardır. Bu nedenle sanayi kuruluşlarının eğitim programlarını eleştirerek, laboratuvarlara katkıda bulunarak, öğrencilere staj olanağı sağlayarak bu sürecin içinde olmaları üniversite yöneticileri olarak bizi güçlendirecektir” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir