Mayıs 24, 2012

UND sektör analizini açıkladı, teşvik yasasını eleştirdi

Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantıyla, Türkiye genelinde 40 ilde 1357 sektör firmasıyla yüz yüze görüşmeler neticesinde oluşturulan sektör analizinin ilk sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.

Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Şerafettin Aras ve Zahit Sağlık ile Genel Sekreter Fevzi Çakmak’ın yer aldığı toplantıda, karayolu uluslararası eşya taşımacılığı sektörüne ilişkin istihdam, eğitim düzeyi, teknoloji kullanımı, yeni pazar arayışları, sektörde uzmanlaşma gibi başlıklar altında birçok veri açıklanarak sektörel değerlendirmelerde bulunuldu.

İstihdam ve eğitim düzeyi

Sektör firmalarının %83.7’lik bir bölümünde çalışan sayısı 50 kişinin altında. 101-500 arasında çalışanı olan firmaların oranı %5.3 ve 51-100 arasındakilerin oranı %9.6. Sektör firmalarının %94’ü KOBİ niteliğinde.

Sektörel istihdamda en yaygın eğitim düzeyi %69.5 ile lise mezunu çalışanları görülüyor. Sektörde istihdam edilen yüksek öğretim mezunu %30’u geçiyor. Ön lisans mezun oranı da %10 seviyelerinde. Bu oranlar geçen yıllarla karşılaştırıldığında ise sektörde daha çok eğitimli, üniversite mezunu eleman alımlarının arttığına dikkat çekiliyor.

Varlık tabanı

Araştırmaya katılan sektör firmalarının sahip olduğu çekicilerin %34’ü Euro 3 motorlu. %30’u konvansiyonel ve %20’si Euro 5 motorlu.

Yarı römork filolarına bakıldığında ise %72 si tentelilerden oluşuyor.  İkici sırada %15’le frigorifik yarı römorklar yer alıyor.  Platform tip yarı römorklar ise  üçüncü sırada yer alıyor. Römork filosunda da yarı römork dağılımına benzer oranlar söz konusu.

Kamyon filolarının %47’si konvensiyonel motor tipine sahip. Ayrıca Euro 5 tipi kamyonlar da yeni filo yatırımlarında ağırlık kazanmaya başladığı görülüyor.

Teknoloji kullanımı

Sektör firmalarının %14,2’si mevcut bir teknoloji yatırımına sahip. Yatırımlar Marmara Bölgesi’nde öne çıkıyor, üçte bir oranı ise Ege Bölgesi Marmara’yı takip ediyor. Sektörde en en çok araç takip teknolojilerine yatırım yapılıyor. Firmaların %38’inde araç takip sistemleri yer alıyor. RFID kullanımı ise Marmara Bölgesinin dışında etkin bir şekilde kullanılmıyor.  İşletme kaynaklarının planlanması için ERP yazılımları da yalnızca Marmara ve Ege bölgelerinde yaygınlaşmış olan teknolojiler içerisinde yer alıyor.

Sektörün en temel sorunlarından biri teknolojik altyapıların yetersizliği ve teknolojinin yeterince etkin kullanılamaması görülüyor.

Yeni pazar arayışları ve mevcut yabancı ortaklıklar

Araştırmaya katılan firmaların %24’ü yeni pazarlara açılma düşüncesi taşıdıklarını ifade ediyor. Bu düşünce Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde ağırlık kazanıyor. Yurtdışı pazar arayışlarında Güneydoğu Anadolu’da Avrupa; Akdeniz’de Ortadoğu,  Güneydoğu Anadolu'da BDT ve Orta Asya pazarları öne çıkıyor.  Marmara  bölgesinde Avrupa ile Ortadoğu ülkeleri hedef seçiliyor. Afrika açılımı konusunda ise sektör firmaları henüz bir eğilim göstermiyorlar. Bunun nedeni olarak da Afrika pazarının yeterince tanınmaması belirtiliyor. Sektör firmalarının %8’inin ise yurtdışında ortak şirketi bulunuyor ve %23’ünün yurtdışı şube ve temsilcilikleri bulunuyor.
 
Uzmanlaşma

Sektör firmalarının %23,3’ü gabari dışı taşımalarda uzmanlaşmış. Sektörün en fazla uzmanlaştığı ikinci alan %17,7 ile tehlikeli madde taşımacılığı. Sektörde gıda lojistyiği, proje lojistiği ve tekstil lojistiği alanlarında da önemli sayıda firmanın varlığı görülüyor.  Uzmanlaşmanın en yoğun olduğu bölgeler ise Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu.

Geleceğe ilişkin umut verici sonuçlar

Verilerle ilgili değerlendirmede bulunan Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen; “Beklediğimizin ötesinde iyi veriler de kötü verilerle karşılaştık. Eleman istihdamında üniversite ve önlisans mezunlarının oranının lojistik firmalarında hızla yükselmesi çok önemli. Sektörün,  kendisini yenilemek adına KOBi dışına çıkacak şartları oluşturmak istemesi de önemli. Nakliye firmalarının n %23’ünün yurt dışı ofisi var ve büyük bir bölümü yurtdışında yatırım yapabilmenin yollarını, ortaklıklar arıyorlar. Bu da yine sektörün geleceği için umut vaad eden gelişmeler. Lojistik köyler konusuna bir eğilim var, atıl kapasite yaratılmadan, kaynaklar israf edilmeden öncelik sırasına göre bu merkezler kurulmalı” dedi.

Yeni teşvik yasası sektöre avantaj sağlamıyor

Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, %94 oranında KOBİ’lerden oluşan sektörün kriz sonrasında ayakta kalması için maddi destek ve teşviğin şart olduğunu  belirterek; yeni teşvik sisteminin sektörün sorunlarını çözmekten uzak olduğunu açıkladı.  Özmen teşvik bekledikleri alanları ise şu şekilde anlattı: “ Araç yatırımının teşvik edilmesini değil, alt yapı çalışmalarının teşvik edilmesini savunuyoruz. Bilgi teknolojileri, istihdam alanlarının, lojistik depo ve sistemlerinin kullanılması, yurtdışı pazar arayışları, ortaklıklar teşvik edilmeli. Küçük ölçekli firmaların birleşerek dünya lojistik sektöründe rekabet edebilecek, büyük şirketleri oluşturmamız lazım. Uluslararası alanda marka olmuş firmalar yaratmalıyız.” Özmen ayrıca ADR ve ATP yönetmeliklerine ilişkin test, belgelendirme vb sistemlerinin  de Türkiye’de acilen kurulması gerekliliği üzerinde durdu.

Arap Baharı taşımacıları kötü etkiledi

Özmen, Suriye’deki gergin ortamdan dolayı Orta Doğu Körfez ülkelerine ihracatın  çok düştüğünü belirterek konuyla ilgili:“ Bölgede 3 milyar dolar gibi bir hacim arzı vardı; ama bugün o hacimden söz etmek mümkün değil. Daha önceleri 150- 200 aracın Cilvegözü’nden çıkış yapıyordu, artık bu sayı  bugün sıfıra yakın. Güvenliğin olmadığı yerde ticaretin gelişmesi mümkün değil. Mısır’da Libtya’da da da durum aynı. Türiye açısından Suriye pazarı kaybedilmek üzeredir. Çünkü araçlarımızın oraya gitmemesi, sevkiyatların karayolu yerine deniz yoluyla ulaştırılması,  siparişlerin geç gitmesi, alıcıları başka pazar arayışlarına yönlendiriyor.”

Haber: Regiman Deniz

deniz@mayadergi.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir