Mayıs 25, 2011

Ahmet Koçin : Bireysel kamyoncular bu ülkenin karıncalarıdır

Türkiye'de nakliye sektörünün geçirdiği değişim, büyük lojistik üs ve antrepoların kurulmasının yanında bir noktada daha kendini gösteriyor. Yurtiçi taşımacılık yapan bireysel nakliyecilerin ağırlaşan vergi yükleri ve karları ile iş alanlarının azalması da bu alanda yaşanan negatif bir değişim olarak kendini gösteriyor.
Konu ile ilgili olarak görüşlerini aldığımız Orhanlı Nakliyeciler Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Koçin, Taşıyanlar ekibine bireysel nakliyecilerin yaşadığı sıkıntı ve çıkmazları aktardı. Orhanlı'dan sonra Hadımköy'e de bir tesis kurma girişimleri içerisinde olduklarını belirten Koçin, şu açıklamalarda bulundu:

“Ülkemizde nakliye sektörü bir değişim geçiriyor. Bu değişim yurtiçi nakliye ve kooperatiflerin aleyhine yaşanan bir gelişme. Aşırı rekabete maruz kalan bireysel araç sürücüleri ve nakliye firmaları bu işten ciddi zararlar elde ediyorlar. Lojistik firmalarının amansız rekabet uygulaması neticesinde ana güzergahlarda ticaret yapan bireysel şoförler, mazot fiyatına bile çalışamayıp zararına çalışıyorlar. Bir taksi kilometresi açıldığında gidilmeyecek ücrete 20-25 ton yüklerle gidiyorlar. Yaşanan bu olumsuz rekabet trafik sorunu ve kazalarını da beraberinde getirebiliyor.  İnsanların kafaları dolu. Borçlarını ödeyememenin sıkıntılarını yaşıyorlar. Bireysel sürücüler kendilerine sağlanamayan istihdam imkanını kendi sermayeleri ile yaratmaya çalışıyorlar. Bu çaba o insanların elindeki arazi ve tarlalarını, bağını, evini ve herşeyini kaybetmesine neden oluyor. Devletin yaşanan bu durumu siyasi seçim döneminde sadece siyasi bir konu malzemesi olarak görmemesini, bunun bir istihdam sorunu olarak ele almalarını diliyorum. Bu sektörde çalışan 700 bin insanın siyaset konusunun ötesinde Türkiye'nin sömürülen, kendi sermayeleri ile ezilen bir kitlenin varlığını da kabul etmek lazım. Bu bir preslenmedir ve insanlar presleniyor.

Devletin ve  akaryakıt fiyatlarının aşırı yükselmesinden dolayı bireyler yok oluyor. Ayrıca haksız rekabetin ortadan kaldırılması için de denetimlerin yapılması gerekiyor. Kurumsal bir alanda lojistik hizmeti yapmak idealdir ama Sirkeci, Zeytinburnu,Ümraniye ve Harem bölgelerinde sokak aralarında kalmış nakliye firmaları piyasanın içine direkt girmeyerek ve araya birden fazla kademe koyarak rekabeti öldürüyorlar. Örneğin 1.100 liraya alınan bir İstanbul – Ankara işi, şoföre 600 liraya kalıyor. Çünkü herkes bu işten bir gelir elde etmek istiyor. Tarımda çalışan insanlar gelirleri yetmeyince borca girerek kamyon alıyorlar. Sonra kamyonun borcunu ödemek için de sağlığını ve  malını veriyorlar. Türkiye'de bireysel pazarda anormal bir araç fazlalığı da bulunuyor. Mevcut denetimler olmadığı için uluslararası çalışanların zaman zaman İstanbuldan dönüş yükü alarak piyasadaki iş talebini düşürmesi de bir etken. Bizim şoförlerimiz bu ülkenin karıncaları ve çalışkan orduları. Tüm mal hareketlerini onlar gerçekleştirir.
Bu insanları bir derece sömürür ve yok ederseniz  yani tabiatta karınca ve arılar yok olursa ekolojik ve ekonomik sistemler çöker. Biz de yok edilmemesinden yanayız. Aşırı rekabette bireyleri yok ederseniz sürekli lojistik markalar doğurursunuz ve o zaman maliyetler artar. Sanayici ve işadamının sırtına yük biner. Bir denge olsun. Hem bireyler yaşasın hem bir olumlu dönüşüm uygulansın.

Vergi sorunu

5 yıldan beri kamyonculuk yapan ve araç üzerinde plaka kaydı olan kişilerin sigorta primleri ile ilgili ödemeleri, bu insanlar vergi yüküyle boğulmaları. Bunlar oldukça ciddi sorunlar. Bireysel kamyon sürücüleri, para kazanan bazı meslek erbablarından birkaç kat fazla vergi ödüyorlar. Türkiye'nin en ağır vergi mükellefleri kamyon şoförleridir. Bunu canlarıyla da öderler. Kamyonculuk ve bireysel sürücülük Türkiye'ye özel bir alan. Avrupa'da şirketleşmeler var ve bir kişinin 3-4 aracı olabiliyor. Bizde ise bu bir istihdam sorunudur. %80'i köyde oturan, toprak ve tarımla uğraşan insanlar. Bu insanlar mevsim dışı zamanlarda evde oturmak ve aç kalmak yerine birtakım risklere girip araç alarak bu işlere girdiler. Değişim burada başlıyor. Avrupa'da bu yapı kurumsal bir sistem. Biz Avrupalı gibi olmaya çalışıyoruz ama milyarlarca lira borç altında olan birileri var. Bu da işi zorlaştırıyor.

Bu ülkenin şöförünü sadece trafik kazaları ve ölümlerde hatırlanıyor. Acemi şoförlerin bol olduğu ve eğitimin az olduğu bir ülkede tüm günahı kamyoncunun boynuna yüklemek ağır bir günahtır. Haklı olmasına rağmen hapis de yatıyor. Bu adamın borçlarını kim ödeyecek, ailesine kim bakacak ? Bir sosyal sigortası yok. Ölen şoförlerimizin  ailesinin sosyal durumlarıyla ilgili ise insani bir alaka yok. Trafik kazasında ölen kamyoncularımızın bu ülke için ölen birer şehit larak kabul edilmesini istiyoruz. Çünkü dağda, ülkeyi bekleyen ve ülkenin güvenliğinden sorumlu olan askerle yolda bu ülkenin ürettiği  bir sanayi mamülünü  taşıyan sürücü arasında fark yok. Bu ülkenin kamyon şoförlerine teşekkür etmemiz gerek. Önce onların insan olduklarını hatırlayıp sonra da o insanlara yönelik  çözümler üzerine siyasiler gelip bizimle konuşsunlar.

Eğitim

Eğitim ile sorunlar çözümlenir. Dünya çözüyorsa biz de bireysel araç sürücülerini eğitim programları ile eğitiriz ve bilgilendiririz. Onlara yönelik yararlı  faaliyetler yapmalarını isteriz. Bu da bir süreç gerekiyor. Önce bireysel sürücüler yok olsun gerisini biz halleder ve yönetiriz denildiği zaman, Türkiye'de işsizler ordusuna 1 milyon insan daha dahil etmemiz gerekir. Bu insanların başka bir uzmanlık alanı olmadığı için herhangi bir iş kolunda rahatlıkla istihdam edemezsiniz.

Dernek düşüncesi

Türkiyedeki tüm bireysel kamyoncuların içinde üye olacağı, iş amacıyla değil, temsil amacıyla üyelik ücreti ödemeden temsil edileceği; eğitim, kitlesel-örgütsel temsil ve akreditasyon sorunu yaşamayacağı bir dernek kuruyoruz. Ciddi sayıda üye hedefliyoruz. Bu tamamlandığında kendi sorunlarımızı kendimiz çözeriz. En önemli sorunumuz temsil sorunudur. Bugün varolan örgütlerin tamamı  kendi nakliye işi yoğunluğu içerisinde şoförün sorunları ile ilgilenememektedir. Bir insan hem nakliyeci hem şoför hem de dernek yöneticisi olamaz.
Sektörümüzün standartları olmalı. Standart saygıyı da getirir. Biz de önce bir marka ve hizmet birimi olacağız. Binlerce kişiyle Türkiye'de ciddi konuları çözeceğiz.

Hadımköy'e tesis

İstanbul'da kurulan Orhanlı Nakliyeciler Sitesi ile ünvan değişikliği yapacağız ve İstanbul Nakliyeciler Sitesi olarak değiştiriyoruz. Orhanlı'da toplam 100 bin metrekare  alan içerisindeki tesisimizde günde 1000'in üzerinde aracın konaklayabileceği, ihtiyaçlarını giderebileceği şahane bir tesis kurduk. Kamyoncu arkadaşlarımız buraya sektörün Hilton'u diyorlar. Fakat bu sektörde boşluk olduğunu farkettik ve Hadımköy'de de bir tesis kurmak için ciddi çabalar içerisindeyiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir