Eylül 17, 2010

Mercedes – Benz “Dağıtım Sempozyumu 2010” ile gelecek öngörülerini ortaya koydu

Mercedes-Benz, dağıtım taşımacılığındaki mevcut durumu ve gelecek öngörülerini, IAA Fuarı öncesinde düzenlediği “Dağıtım Sempozyumu 2010”da gündeme getirdi.

Mercedes-Benz markalı araçlardaki yeniliklerin de anlatıldığı sempozyumda; bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarının araçları nasıl değiştirip geliştireceği ile ilgili görüşler ortaya kondu.

Yük taşımacılığında ürün gamı 2,8 tondan 40 tona ve özel amaçlı araçlara kadar uzanan Mercedes -Benz, önümüzdeki dönem dağıtım taşımacılığının ve dağıtım araçlarının, kentlerin yaşam biçimi ve sınırlamaları ile trafik akışında ortaya çıkacak yeni ihtiyaçlar doğrultusunda gelişeceğini öngörüyor.

Mevcut durum

Büyüyen ve kalabalıklaşan şehirlerin artan ihtiyaçları, dağıtımın önemini ve yoğunluğunu artırıyor. Artan insan ve araç sayısı ile taşımalara bağlı olarak kentlerde sürekli bir dur-kalk trafiği yaşanıyor. Araçların çevreye yaydıkları egzoz atıklarının olumsuz etkilerine karşı yeni emisyon normları devreye alınırken ve yeşil şehirler oluşturulurken, alternatif yakıt ve tahrik sistemlerine yönelim oluyor.

Otomobilden, kamyonete ve 40 tonluk ağır vasıtaya kadar tüm araçların çok çeşitli ürünleri taşıdığı dağıtım alanında Mercedes-Benz, eksiksiz bir ürün gamı sunuyor. Atego, Axor ve Actros markalı kamyon ve yarı römorklu çekicilerle süpermarketlere gıda tedariği ve meşrubat taşımacılığı yapılıyor. Bakkal tipi satış noktalarına küçük miktarlarda gıda maddeleri ve diğer tüketim malzemelerinin dağıtımı yapılıyor. Kurye servisleri de özellikle van tipi araçlarla paket dağıtımı yapıyor. Kiralama, catering, restoran-gastronomi sektörleri de dağıtım yapan sektörler içinde. Özetle şehir içinde her türlü materyal kullanıcısına ya da satış noktasına dağıtımı araçları tarafından ulaştırılıyor.

Değişimin nedenleri?

Dağıtım taşımacılığı insanların tüketim eğilimlerindeki  değişikliklere bağlı olarak sürekli gelişiyor.  Siparişlerin kısa sürede tesliminin istenmesi, hızı artırıyor. Yaş ortalamasının artmasına bağlı olarak evlere daha fazla mal teslimatı yapılıyor. Her gün artan sayıda tüketici alış-verişini internet üstünden, online yapmayı tercih ediyor. Bu nedenle gün geçtikçe daha fazla paketin araçlar tarafından alıcılarına dağıtılması gerekiyor. Buna bağlı olarak da araçlar değişiyor, yeniden biçimlendiriliyor, daha hızlı yükleme ve boşaltma sağlayan donanımlarla işlevsellikleri artırılıyor.
Gıda ve ısıya duyarlı ürünleri belirli ısılarda taşımak özel bir önem kazanmış bulunuyor. Giyim ve elektronik ürünlerinde de benzer bir büyüme bekleniyor.

Şehirler değişiyor

Yalnızca tüketici davranışları değişmekle kalmıyor aynı zamanda şehirler de değişiyor. Şehirler daha çekici yerler haline geldiği için günümüz dünyasında insanlar kırsal bölgelerden daha çok şehirlerde yaşıyorlar.
2025 yılına bir gelecek projeksiyonu yapıldığı zaman insanların çoğunun nüfusu 500 bin olan şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor.  Nüfusun %13'ü ise nüfusu 1 ila 5 milyon arasında olan şehirlerde  yaşayacak.
Geleceğe ait bu projeksiyon şehir planlamacılarının toplu taşıma projelerine de yansıyor. Yeni projeler, bu nüfus yoğunlukları ve değişimleri göz önüne alınarak  yapılıyor. “İnsanlara layık olan şehir”, “yaşamaya değer olan şehir” kavramları ön plana ç›kıyor.
Tüm bunlar geleceğin kalabalıklaşan şehirlerinde karayolunun vazgeçilmez bir taşıma seçeneği olacağını gösteriyor.   
Bununla birlikte şehirlerde şu anda bile yoğun bir dur ve kalk (stop and go) trafiği yaşanıyor ve bu durum giderek artacak. Buna karşın bir taraftan da şehirlerde yaşam kalitesini arttırmak için elden geldiğince çalışılacak. Bu konuda gürültü sınırlamaları ve çevre kirliliğine karşı alınan önlemler çok önemli bir rol oynayacak.
 
Yeşil şehirler

Şehirleri yaşanır  kılmak için artık Avrupa’nın bazı şehirlerinde ve bölgelerinde belirli ağırlığın üzerindeki araçların şehir merkezlerine girişinin yasaklanması ile yetinilmiyor, araçların karşıladıkları emisyon normları da dikkate alınıyor.   Ayrıca araç ağırlıklarına bağlı yasakların önemli yan etkileri olduğu göze çarpıyor. Örneğin 40 tonluk bir aracın  ağırkığından dolayı şehire girmesi yasaklandığında, bunun karşılığında tam 17 adet hafif ticari araç şehre giriyor ve çok daha fazla bir trafik yaratılıyor.
London, Stokholm, Bologna ve Fransa’nın nüfusu 300 binden fazla olan bazı şehirlerinde, şehir içindeki trafik tıkanıklığını engellemek için yıllardır pilot çalışmalar  yapılıyor.
Bir milyon insanın şehir merkezinde yaşadığı Berlin’de 2008 yılında pilot bölge çalışmaları başladı ve emisyon sınırlamaları uygulamaya kondu. Bu bölgelerde, araç plakalarına  göre ayrım yapılıyor, yani ancak yeşil plakalı olan araçlar şehrin bu bölgesine girebiliyor.
Tüm bunlar şehir içine girme yasaklarının artarak devam edeceğini gösteriyor.
Gelecekte uygulamaya konacak regülasyonlar yavaş yavaş netleşirken, dağıtım taşımacılığında bir başka dikkat çekici nokta da şehir içinde alternatif yakıt kullanan araçların çok daha fazla tercih edileceğinin anlaşılmış olması. Devletler çok düşük emisyonlu araçlara ve mazot dışında alternatif yakıt kullanan araçlara önemli vergi ve sigorta avantajları sunacak.

Hubertus Troska: “Müşterimizin daha fazla para kazanması için çalışıyoruz”

2014 yılında uzun yol araçlarından, dağıtım sektöründe kullanılan araçlara kadar tüm araçları Euro6 emisyon standardı olacağını açıklayan Mercedes-Benz’in Kamyon Bölümü Yöneticisi Hubertus Troska, özetle şunları söyledi:
“Son 40 yılda ticari araçlarda çok büyük değişimler oldu. Yakıt tüketimi ve zararlı emisyonlar azaldı, işletim masrafları düştü. Araçların kullanımı basitleşti. Birçok kullanım detayı otomatikleştirildi.

Şimdi bizim en önemli çalışma alanımız; araçlarımızı kullananların çalışırken daha fazla para kazanmasını sağlamak. Müşterilerimizin Mercedes araç aldığı zaman, ben bu araç ile iyi para kazanıyorum onun için de bu araç ile çalışmak beni mutlu ediyor, diye düşünmesini sağlamak.
Dağıtım  sektörüne yönelik taşıtlarımızı da bu yönde geliştiriyoruz. Ayrıca bu araçlarda yük bölümüne giriş yüksekliği düşük olmak zorunda, çünkü sürücü dağıtım yaptığından sürekli olarak yükün bulunduğu bölüme girip çıkıyor. En önemli konu burada daha az zaman geçmesi, sürücünün daha az yorulmas›, yani sürücü konforu ve sürücü kabini ergonomisi çok önemli…
Hibrid araçlar alanındaki çalışmalarımız da  artarak devam ediyor.
Mercedes olarak farklı çalışma biçimleri için en uygun aracı müşterilerimize sunmak istiyoruz. Bu yaparken de güvenilir, işletme masrafları düşük, ikinci elde değerli araçlar sunmanın önemini biliyoruz.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir