Ocak 5, 2018

Veriler ve Pazarlar

Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Yeni yılın tüm dünya, ülkemiz, sektörümüz ve bizler için iyi bir yıl olması ortak dileğimiz.

2017, Türkiye ticari taşıt sektörü açısından 2016’da kaybedilmeye başlananların kazanılamadığı, iç pazarda üretim ve satış rakamlarının daha da düştüğü bir yıl oldu.

Küçülmede Suriye ve Irak’ta yaşanan kargaşanın devam etmesi en önemli etkenlerden. Hem bu ülkelere yapılan ihracatın hem de bu ülkelerden geçilerek yapılan transit taşımaların azalması; taşıma ve kamyon pazarını daralttığı gibi, üretimi de olumsuz etkiledi. Bunun sonucunda ticari araç pazarında bir döngü ortaya çıktı. Aynı döngü farklı nedenlerle yolcu taşımacılığına da yansımış durumda.

Turizm amaçlı otobüs alımları önemli ölçüde düştü. Daha önce kurulan veya yenilenen kent içi yolcu otobüsü filoları da halen kullanılıyor. Yeni alımların yerel yönetim seçimleri öncesine ertelendiği ifade ediliyor. Üreticiler; sadece ürünlerini değil, yerel yönetim ve alım süreçlerinde etkili olan tüm kurumlarla ilişkilerini gözden geçiriyor; buna göre gelecekle ilgili konum alıyor, durum tespiti yapıyorlar. Sayısız güçlüğe rağmen başarılı olmaya uğraşıyorlar. Daralan ve sık sık dalgalanan içi pazarı, ihracatla dengelemeye çalışıyorlar. Ama ihracat pazarlarındaki başarının, güçlü ve dengeli bir iç pazarla mümkün ve kalıcı olacağını da her zaman vurguluyorlar.

Alternatif enerji sistemleri, bağlantılılık, e-mobilite ve farklı çevre normları ile pazar koşullarına sahip hedef pazarlar ve geleceğe yönelik çalışmalar da gündemde.

Batı Avrupa’da özellikle Londra, Paris başta olmak üzere büyük metropollerde kent içinde yeni bir anlayış var. Buralarda e-mobilitenin, otobüs ve otomobillerde kullanımına ilişkin altyapı gelişirken yeni endüstriyel standartlar, yeni yasal düzenlemeler belirginleşmeye başlıyor. Bu gelişme kent içi dağıtım ve hizmet kamyonlarını da etkileyecek.

Türkiye’deki standartların altındaki pazarlarda ise ‘barışa dönüş’ ile birlikte hızlı bir talep oluşacağı düşünülüyor. Bu talebin karşılanmasının nasıl olacağı, hangi yöntemler ile finansal metodların kullanılacağı, hangi ürünlerin bu pazarlara sunulacağı ve fiyat öncelikli olan satış sonrası hizmetleri şimdilik önemsemeyen Çin ve Hindistan’da üretilmiş ürünlerle nasıl rekabet edileceği, bir çalışma ve ön görü oluşturma alanı olarak karşımızda duruyor.

Bunu, otobüs ve 6 ton üstü yük taşıma araçlarında Türk tasarımının, sermayesinin ve üretiminin etkili olduğunu bize düşündüren ve başarılarından gurur duyduğumuz otomotiv sektörüne ilişkin verilerle yapabiliriz. Ancak istatistiki verilerde doğru gruplama; neyin kamyon, neyin kamyonet, neyin otobüs, neyin midibüs veya minibüs olduğunu netleştirmeli. Bu hem üreticiler hem verileri toplayan ve kaydedeler hem de bu verilerden sonuç çıkarmaya çalışanlar; üretim, satış, ihracat, ithalat planı yapanlar, ulaşım endüstrisine vizyon oluşturanlar için doğru temeller üstünde doğru değerlendirmeler yapma olanağı sağlayacaktır.  

M.VAHİT MAHMATLI
vahit@mayadergi.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir