Mart 26, 2015

Nakliyecinin gündemi


Türkiye’nin en etkin en köklü geçmişe sahip organizasyonu olan Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND)  41. yılını geride bıraktı. Dernek, 41. yılında 38. genel kurulunu düzenledi. Otuz yıla yakın bir süredir izlediğim bu genel kurulların gündemi, bir derneğin idari ve mesleki gündeminden çok daha fazlasını kapsıyor. Bir taraftan Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu yansıtıyor, diğer taraftan geleceğin ipuçlarını veriyor. Genel kurullara Türkiye ekonomisi içinde öneme sahip tüm illerden üyeler geliyorlar. İlgili Bakan veya bakanlar ile üst düzey bürokratlar önemli bir katılım gösteriyorlar. Nakliyecilere ürün ve hizmet sunan tedarikçiler, toplantılara katılmak için özel zaman ayırıyorlar…  

Artan ticaret ve taşıma oranına bağlı olarak büyüyen gümrük kapıları, geçiş belgeleri, geçiş kotaları, sürücü vizeleri, seyir yasakları sorunları, genel kurulların gündeminde sabit yer tutuyor. Nakliyeciye yönelik teşvik talepleri ve var olan teşviklerin içeriği, filonun yenilenmesi, araçların takip zorlukları gibi teknik ve yatırımla ilgili konularsa 2000’li yıllarla birlikte yerini, kârsızlığa ve yıkıcı rekabete bırakmış durumda.
Uluslararası nakliyeciler için geçmiş yıllarda Avrupa güzergahı ile Rusya, Ortadoğu ve Asya taşımalarındaki sorun ve çözümlerin farklılığı, bir denge oluşturuyordu. Kuzey Afrika başta olmak üzere tüm Afrika da ihracat ve ithalatçılarla birlikte yeni bir gelişme alanı olarak nakliyecilerin gündemine girmişti.
Son bir kaç yılda denge bozuldu. Ortadoğu taşımaları çok zorlaştı, hatta durma noktasında. Asya taşımalarında da zorluklar yaşanıyor. Nakliyeciler de daha kuralcı daha fazla bilgi, beceri ve yatırım gerektiren Avrupa taşımalarına ilgi gösteriyorlar.
İthalat ve ihracata yönelik düzenli ve sürekli taşıma yaptıran firmalarla çalışabilmek için koşulları giderek ağırlaşan sözleşmelere imza atılıyor. Bu ağır sözleşmelerle birlikte küçük, hatta orta büyüklükteki filolar için durum zorlaşıyor. Forwarding  ve taşeron sistemi gelişiyor. Bu sistem, yurt içindeki konteynır taşımaları ve düzenli taşımalarda da etkisini gösteriyor.

Kâr oranı düşen, amortisman, yakıt, geçiş ve yol ücretleri ile ceza sistemine yetişemeyen nakliyeci, başta sürücüler olmak üzere bir işletmenin en önemli unsuru olan çalışanlara verilen önemden fedakarlık ediyor. Sonuçta nakliyecinin diplomatik, ekonomik ve bürokratik sorunlarına, sürücü ve nakliyeci arasındaki güven ve iş barışını tehdit eden, Çalışma Kanunu’ndan doğan haklarla ilgili açılan davalar eklendi. Bu davalar genel kurulun resmi gündeminde olmasa da önemle vurgulanan bir konuydu. Görünen o ki çalışma barışını ve istikrarını sağlayacak koşulları tanımlayacak yeni bir yasal düzenlemenin ne olacağına dair fikir geliştirme zamanı. Avrupa’nın ulaşım koşullarına ve otomotiv sektörüne göre oluşturulmuş seyir yasakları ve elektronik takograf sisteminde de sürücü ve seyirle ilgili yeni tanımlamalara ihtiyaç var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir