Şubat 3, 2010

UND yıllık raporu açıkladı; “Türkiye'yi lojistik merkez yapalım”

Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), 2009 yılı sektör raporunu kamuoyuna sundu. UND tarafından her yıl düzenli olarak hazırlanan raporda uluslararası nakliye sektörü ve uluslararası taşımacılık ile ilgili yan sektörlerdeki gelişmeler, ithalat, ihracat, dış ticaretteki gelişmeler ayrıntılı bir biçimde ele alınıyor. Rapor, sektördeki gelişmeleri rakamsal olarak da ortaya koyuyor.
 
2009 yılı sektör raporu sunumu aynı zamanda UND'nin üyelerine ve kamuoyuna sektörele ilgili bilgileri sunması ve sektörün sorunlarını, içinde bulunduğu durumu ortaya koyması bakımından da önem taşıyor. 2009 raporu kamuoyuna sunulurken UND yönetimi bir basın toplantısı düzenledi. İstanbul'da düzenlene toplantıya; UND Başkanı Tamer Dinçşahin,  Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Bahaddin Karakuş ve Halit Özyurt, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çiçek ile İcra Kurulu Başkanı Mine Kaya katıldı.
 
Toplantıda UND Başkanı Tamer Dinçşahin raporun kısa bir özetini sundu. Bu özette; uluslararası nakliyenin ve Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın doğası gereği ortaya çıkan ve UND'nin her dönem mücadele ettiği vize, geçiş belgesi, kotalar, yakıt fiyatlarının yüksekliği, alternatif güzergahlar gibi temel konular gündemdeki değişmez yerini bir kez daha aldı. Ayrıca dış ticaretteki gelişmeler, bölgenin ve dünyanın taşımacılık ve lojistik alanındaki konumu hakında bilgi sunuldu. UND 2009 değerlendirme toplantısında lojistik köylerin önemini vurgularken, özellikle İstanbul'da oluşturulacak lojistik köyün gecikmesi ve kurulması düşünülen yerle ilgili arsa spekülasypnuna yönelik faaliyetlerin lojistik köy oluşumuun önünde engel olduğunu ifade etti.
 
UND Başkanı Tamer Dinçşahin'in vurguladığı en büyük eksiklik ise ulaştırma master planının akademisyenler, nakliyeciler, kamu otoritesi, üretim ve ticari kesimlerin üzerinde anlaştığı bir master planının olmamasını en büyük eksiklik olarak gösterdi. UND'nin her yıl düzenlediği raporlarda olduğuı gibi 2009 raporunda da UND ve uluslarrası nakliyecilerin planda hareket noktası olacak aana başlıkları bir kez daha belirttiler. UND Başkanı nakliyecilerin yaptıkları hizmetlerle taktir edilmek, anlaşılmak istedikleirni vurgularken, uzun dönemkli beklentilerinin karayolu, demiryolu ve havayou ağının birlikte düşünülmesi ve Türkiye'nin kendi coğrafyası için bir lojistik üs olma projesinin hayata geçmesi olduğunu belirtti. Ortadoğu, Afrika ve Asya ülkelerine yönelik taşımalardaki artışa dikkat çekti.
 
Toplantı sonrasında UND ile Transcamion firması ile bir işbirliği anlaşmasına imza attı. Transcamion firmasının yöneticisi Joachim Muhs da firmasını temsilen faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulundu. Joachim Muhs; yapılan anlaşmayla UND üyelerinin Transcamion'un tüm Avrupa'da yer alan feribot hatlarından uygun şartlarda yararlanabileceğini söyledi.
 
 

Dinçşahin yaptığı konuşmada raporun sonuçlarına ilşkin olarak şu sonuçları kaydetti:
 
Küresel kriz dünya ticaretinde 2008 yılının dördüncü çeyreğinde keskin düşüşler yaşanmasına sebep olmuştur.  Avrupa, dış ticaret performansı bakımından en fazla zayıflayan bölge olurken; 2006 yılında % 7.5, 2007�de % 4.0 artmış olan ihracatı 2008�de sadece % 0.5 artış gösterdi. İthalatta ise % 7.5 ve % 4 artıştan sonra ilk kez �eksiye� düşerek % 1 azalma kaydetmiştir. Asya bölgesinde ise 2006�da % 13,5, 2007 yılında % 11,5 olan ihracat artışı 2008 yılında % 4,5�e inmiştir. İthalatta ise yarı yarıya azalma meydana gelmiştir. Buna göre DTÖ tarafından yapılan açıklamaya göre dünya ticaretinde % 9�luk bir daralma söz konusudur.
 

� Taşımacılık sektörüne baktığımızda Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği IRU�nun yapmış olduğu bir araştırmaya göre; ülke içi karayolu yük taşımaları hacmi % 10-20 azalırken, uluslar arası karayolu yük taşımaları hacmi % 30�lara varan bir düşüş yaşamıştır. Yine aynı araştırmaya göre Navlunlar % 10, yeni araç tescilleri % 30 oranında düşmüştür.
 

� Ülkemize yönelik gelişmelere bakacak olursak; 5 üzerinden aldığı 3.22�lik genel puan ile Türkiye, 2007 yılından bu yana ikincisi yayınlanan Küresel Performans Dünya Bankası'nın Lojistik Performans Endeksi'nde, 155 ülke arasında 39. sırada yer aldı. Buna göre ülkemiz, 2009 yılı için ölçülen performansıyla, 2007 yılında yayınlanan sıralamaya göre 34. sıradan 39. sıraya inerek, 5 sıra gerilemiş bulunmaktadır.
 

� Türkiye, en düşük notu, gümrük işlemlerinin etkinliğinden alırken, formalitelerin hızı, kolaylığı ve öngörülebilirliği bakımından 2.82 puan ile dünya sıralamasında 155 ülke arasında 46. olmuştur. Ticaret ve taşımacılık ile bağlantılı altyapının kalitesi (limanlar, demiryolları, karayolları, bilgi teknolojileri) alanında 5 üzerinden 3.08 puan alırken; dünya sıralamasında 155 ülke arasından 39. sıradadır. Uluslararası sevkiyatların organize edilebilmesi açısından 5 üzerinden 3.15 puan alan Türkiye, 155 ülke arasında 44. sırada bulunmaktadır.
 

� 2009 yılı Ocak-Kasım döneminde Türkiye�nin �Taşıma Gelirleri� % 22 azaldı. �Navlun Gelirleri�nde ise önceki yılın aynı dönemine göre % 12 düşüş gerçekleşerek, 11 ayda 1.6 milyar $�da 1.3 milyar $�a indi.
 

� 2009 yılı Ocak-Kasım döneminde Türkiye toplam 125.6 milyar Dolarlık ithalat yükü taşıması, 92.1 milyar Dolarlık ihracat yükü taşıması gerçekleştirdi. Miktar olarak 119.5 bin ton ithalat yükü, 82.3 bin ton ihracat yükü taşıması gerçekleştirilirken, Karayolu taşımacılığının payı değer olarak, ihracatta % 42,  ithalatta % 24; denizyolunun payı ihracatta % 45 ve ithalatta % 55 oldu. İhracatta karayolunun payının, denizyoluna yaklaştığı görülüyor.
 

� Uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren yetki belgeli firma sayısı 1488�e, çekici sayısı 46.000�e ulaştı. Ancak, kriz şartları nedeniyle daralan iş hacmi sonucunda firmalarımız araç filolarının % 25�ini atıl durumda parka çekmek zorunda kaldı.
 

� Uluslararası karayolu eşya taşıma istatistiklerine bakıldığında, Türk araçlarının Avrupa ülkelerine yönelik karayolu eşya taşımalarının % 23 azaldığı, BDT ülkelerine yönelik taşımalarda özellikle Rusya ile yaşanan geçiş belgesi sorunlarının etkisiyle % 5�lik bir azalma kaydedildiği, buna karşılık Körfez ülkelerini de içeren Ortadoğu bölgesine yönelik taşımalarımızda %25 ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelik taşımalarımızda % 8 civarında artış gerçekleştiği görülüyor.
 

� Ülkemiz pazarından yararlanarak, ülkemize ihraç yük almak üzere boş giriş yapan yabancı araçların sayısında % 17 artış olduğu görülmektedir. Bu artışta özellikle Batı Avrupa nakliyecilerinin, önceki yıllarda atağa geçmiş olan Doğu Avrupalı nakliyecilerin önüne geçtiği (Almanya ve Hollanda araçları başı çekmiştir) görülmektedir.
 

� TOBB tarafından yapılan açıklamaya göre TIR karnesi ve geçiş belgesi sayılarında da düşüşler gözlemekteyiz. Şöyle ki; 2009 yılında verilen geçiş belgesi sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 18,59, TIR karnesi sayısı da yüzde 18,46 azalmıştır. 2008 yılında 1 milyon 49 bin 395 geçiş belgesi verilmişken, bu rakam 2009'da 854 bin 311'e düşmüştür. 2008 yılında 724 bin 81 adet TIR karnesi verilmiş iken, geçen yıl verilen TIR karnesi sayısı ise 590 bin 415 olmuştur.
 

� 2009 yılı Aralık ayında ise istenilen düzeyde olmasa da bazı gelişmeler gözlenmeye başlanmıştır. Bir önceki yılın aynı ayına göre verilen geçiş belgesi sayısında yüzde 18,12, TIR karnesi sayısında ise yüzde 37,77'lik artış meydana gelmiştir. 2008 yılının Aralık ayında 51 bin 331 adet geçiş belgesi verilmişken, geçen yılın aynı ayında verilen geçiş belgesi sayısı 60 bin 634'e yükselmiştir. TIR karnesi sayısına bakıldığında ise bir önceki yılın Aralık ayında 39 bin 966 adet olan TIR karnesi sayısı, 2009'un aynı ayında 55 bin 63 adete çıkmıştır.
 

� DTM verilerine göre küresel kriz ortamında Türkiye 2009 yılını, ihracatta % 22,6 ve ithalatta ise % 30,3 azalma ile kapattı. 2009 yılında 102.1 milyar dolara inen ihracat ve 140.7 milyar dolara inen ithalatta yılın son aylarında gözlenen �iyileşme�  umut verici olsa da, 2008 yılının ihracat ve ithalat rakamlarının yakalanması için uzun bir süre beklenmesi gerekeceği tahmin edilmekte.
 

� Küresel kriz öncesinde % 60�lara varan �ihracatımızdaki AB payı� 2008�in son aylarından itibaren düşüşe geçerken; önce % 48�e, ardından 2009 yılında % 46�ya kadar gerilemiş bulunuyor.
 

� Özellikle 2005 yılında başlatılan ve sonraki yıllarda da yoğunluk verilen �Komşu Ülkelerle Ticaretin Geliştirilmesi� ve Afrika-Ortadoğu-Asya gibi gelişen pazarlara yönelik açılım stratejilerinin bir sonucu olarak Afrika ülkelerinin  (özellikle Kuzey Afrika)  ihracatımızdaki payının % 4.4�lerden % 7.3�e ciddi oranda arttığı, aynı zamanda Asya ülkelerinin  payında da artış olduğu görülmektedir. Yine benzer bölgeleri içinde barındıran İslam Konferansı Teşkilatı (İKT), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ülkeleri ve Türk Cumhuriyetlerinin ihracatımızdaki payında artış görülmektedir.
 

� Global krizin etkisini gösterdiği 2009 yılında ülkemiz taşımacılık sektörü diğer ülkelerden kaynaklanan çeşitli sorunlar ile de olumsuz etkilenmiştir. Bu sorunların başında; Bulgaristan tarafından uygulanan 200 litre akaryakıt kısıtlaması, Rusya Geçiş belgesi sorunu ve Yunanistan geçiş belgesi sorunu sayılabilir. Özellikle 200 litre kısıtlaması ve Rusya sorunu kamunun da büyük desteğiyle çözüme kavuşturulmuştur.
 

� 2009 yılında Bulgaristan ile ikili düzeyde yaşanan sorunlara bir yenisini ekleyen bir uygulama �01.01.2009 tarihinden itibaren Bulgaristan�a yapılan girişlerde uygulanan 200 litre akaryakıt kısıtlaması�, genel maliyet artışları ile başa çıkmaya çalışan sektörümüzün uzun süre başını ağrıtırken, sevindirici bir gelişme olarak 15 Haziran 2009 tarihini 16 Haziran 2009 tarihine bağlayan gece yarısı itibariyle kaldırıldı. Söz konusu uygulamanın kaldırılması Derneğimiz yıllık hedeflerinin içerisinde yer almakta idi ve bu konuda Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı nezdinde yazılı ve ziyaret yoluyla girişimlerde bulunulmuş ve sorunun çözümü amacıyla destek talep edilmiş idi.
 

� 2009�un ilk aylarında Rusya�nın, 2001�de kurulmuş olan �Bonus� sistemini tek taraflı olarak kaldırmasıyla patlak veren belge krizi, iki tarafın nakliyecilerin çağrılarına rağmen Rusya Ulaştırma Bakanlığı�nın aylar süren inadı sonucunda Türkiye-Rusya ticaretini kesintiye uğrattı. Rusya�ya taşıma yapan araçlarımız günlerce, aylarca sınırda beklerken; sorun aylar sonra yine iki tarafın nakliyeciler derneklerinin ortak girişimleri ve kamunun da yoğun destekleri sayesinde çözüldü.
 

� Aynı şekilde, Yunan nakliyeciler adına harekete geçen Yunan Ulaştırma Bakanlığı, Türkiye�nin ek geçiş belgesi taleplerini geri çevirerek yılın 2. geçiş belgesi krizine damgasını vurdu. Kriz, UND�nin Yunan muadil Derneği OFAE ile bağlantıya geçmesi ve kurulan çalışma grubu aracılığıyla ortak çözümlerin geliştirilmesi sayesinde çözüm yoluna girmiş olup; ilgili bakanlıklar düzeyinde sonuç beklenmektedir. Rusya ve Yunan tarafıyla yaşanan belge krizlerinde ilgili ülkelerin sektör dernekleri ve nakliyecileri ile bir araya gelinerek çözüm sürecinin hızlandırılması, özel sektörün ve meslek örgütlerinin ikili ülke ilişkilerindeki sorunların çözümünde önemini ortaya koymuştur.
 

� Suriye ile gerçekleştirilen çeşitli görüşmeler iki ülke arasındaki işbirliğini daha da pekiştirmiş ve bunun sonucu olarak sektörümüz adına hedeflemiş olduğumuz ikili taşımalardaki geçiş ücreti kaldırılmıştır. Suudi Arabistan vizelerindeki sürelerin 3 aya çıkartılması da bir diğer olumlu gelişme olmuştur.
 

� 2009 yılında Hükümet tarafından açıklanan Teşvik Paketi, sektörün ihtiyaçlarını karşılamaya yetersiz kalırken; Taşımacılık ve lojistik firmalarımızın �kredi kaynakların� erişebilmeleri için, UND�nin özel sektör adına çalışmaları sonucunda Eximbank ve Kredi Garanti Fonu ile sağlanan işbirliği aracılığıyla, sektörümüzün ihtiyaçlarına sınırlı da olsa yeni bir kaynak sağlanmıştır.
 

� UND, tehlikeli madde taşımacılığı mevzuatı ve dijital takograf konularında hazırlıklarını yapmış olup; UND Eğitim Merkezi�nde Aralık 2009�dan itibaren sürüş ve dinlenme saatleri, son değişiklikler ışığında AETR ve Avrupa Birliği Komisyonu Kararları çerçevesinde sürüş ve dinlenme saatleri, analog ve dijital takograf kullanım koşulları gibi konuları içeren eğitimleri vermeye başlamıştır. 
 

� Olumlu gelişmelere rağmen, İstanbul�da yaşanan sel felaketi hepimizi derinden üzmüştür. Sel felaketinin yoğun olarak tahribata yol açtığı İkitelli, Halkalı, Bağcılar semtlerinde yerleşik taşımacılarımız, Halkalı Gümrüğü ve Tır garajları maalesef felaketten büyük yaralar almıştır. Bu yaraların bir nebze sarılmasına katkıda bulunan IRU ve TOBB�ine şükranlarımızı bir kez daha sunmak isteriz.
 

� Meydana gelen sel felaketinde de görüldüğü üzere, lojistik faaliyetlerin İstanbul gibi büyük bir kent içerisinde bu kadar dağınık ve plansız olarak gerçekleştirilmeye çalışılması, artık faaliyetlerin gerçekleştirilebilirliğini de tehdit etmeye başlamış; artan faaliyetlerimiz karşısında yetersiz kalan altyapılar aslında basit önlemlerle zayiat verilmemesi mümkün olan bu tür bir sel olayında �felakete dönüşmüş�, can ve mal kaybına yol açmıştır. Halen Avrupa�da 8 ülkede toplam 100�den fazla organize lojistik bölgesi ya da yaygın tabiriyle �Lojistik Köy� kurulmuştur. Lojistik köyler, Avrupa çapında yaygınlaşırken, sadece Almanya�da son 20 yılda 33 adet lojistik köy kurulmuştur. Bunların çoğunun büyüklüğü 200 hektarı geçerken; en büyüğü 675 hektardır. Bu lojistik köylerde toplam yerleşik 1250 adet firma vardır ve bu firmalar toplamda 42.000 kişiye istihdam sağlamaktadır. AB�ye üye olmaya hazırlanan ülkemizde ise lojistik köy ya da lojistik merkez yapıları sadece �söylenceden� ibaret kalmaktadır.
 

� Diğer yandan, 2009 yılında AB üyesi olma yolunda ilerlediğimiz bu günlerde karşımıza çıkan bazı mevzuat değişiklikleri taşımaların kesintisiz yapılmasını engelleyecek ölçüde olmuştur. Özellikle, antrepolara geçici depolanan eşya statüsünde eşya konulabilmesi uygulamasına son verilmesi, ardından beyannamelere çıkış kapısı, plaka yazma zorunluluğu gibi uygulamalar ihracatımızın önünde yavaşlatıcı faktörler olarak yer almaktadır.
 

� 2009 yılında açıklanan �Teşvik Paketi�, taşımacılık sektörü firmalarımızın beklentilerini karşılamaktan çok uzaktır. Sektör, devletten, yurtdışındaki rakipleri ile eşdeğer destek talep etmektedir.
İhraç taşımalarında yurtiçinde katedilen mesafede ihtiyaç duyulan akaryakıtın uygun maliyetle ve doğru koşullarla tedarik edilmesine ilişkin düzenlemeler henüz yapılmamıştır, yakın zamanda yapılabileceğine dair çalışmalara da ne yazık ki rastlanmamaktadır.
 

� 2009 yılı başındaki ve sonundaki değerler baz alındığında yurtiçi akaryakıt fiyatında gözlemlenen değişim %23 dolayında seyretmektedir. Taşıma giderlerinin en önemli payına sahip bir üründeki böyle önemli bir artışa karşın navlun fiyatları bırakın yükselmeyi, ekonomik krizinde etkisiyle düşmektedir.
 

� Derneğimiz geçtiğimiz yıl olumsuz etkileri ortaya çıkan global krizden fırsatlar yaratma, sektörümüzün önündeki engelleri aşma ve geleceğe yönelik yeni yatırım projeleri ile ilgili çalışmalarına daha da hız kazandırmıştır. Özellikle yeni pazarlar ve bunlara yönelik çalışmaların önemi daha da artmıştır.
 

� Önümüzdeki yirmi yılda Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu küresel ticaretin % 40�ına katkı sağlayacaktır. Tanımlanan üçgen içerisinde (Asya içi, Ortadoğu-Afrika-Asya ve Latin Amerika-Asya), Çin�in hammadde ithalatı ve çeşitli işlenmiş ürün ihracatı ticaret hacimlerinin belirleyicisi olacaktır. 2028�e kadar başta Çin ve Hindistan olmak üzere Asya ekonomileri ticaretin çekim merkezi olarak kalacaktır.  1999�da % 34 olan Asya�nın küresel lojistikteki payı, 2008�e gelindiğinde 339 milyar $ ile % 46�ya çıkmıştır.
 

� Asya kaynaklı refahın Avrupa ve Batı�ya ulaştırılması konusunda Türkiye�nin stratejik konumu malumdur. Türkiye�nin mevcut kaynaklarıyla ciddi bir �lojistik üs� olma avantajına sahip olduğunu unutmamak gerekiyor. Türkiye olarak bu sektöre yapacağımız yatırımlarla 2023 için hedeflediğimiz �lojistik üs� olma hedefimizi gerçekleştirir, Asya�dan Avrupa�ya ve ötesine akan ticarette ve taşımalarda ciddi pay sahibi olabiliriz.
 

� Avrupa�ya yönelik taşımalarda çoğu Avrupa ülkesi tarafından Türk nakliyecilerine uygulanan geçiş belgesi kotalarının bu ülkelere yönelik taşımaların gerçekleştirilmesini kısıtlayacak ölçüde yetersiz kalması nedeniyle; Türk nakliyecilerinin alternatif güzergah arayışları artarak sürmektedir.
 

� Samsun, Trabzon ve Zonguldak başta olmak üzere Türkiye�nin gelişmekte olan limanlarının, yeterli ve uygun intermodal altyapıları ve lojistik sistemleri ile desteklenerek etkin hale getirilmesi Avrupa-Asya bağlantılarının gelişimi açısından da önemli bir açılım olacaktır.
 

� Özel sektör adına daha fazla proje geliştirerek bu projelerin AB�nin halen süren (2010�da uygulamaya konacak) �Trans-Avrupa Ulaşım Ağlarının Revizyonu� süreci gündemine tam olarak girmesini sağlamamız gerekmektedir.
 

� Aynı zamanda; Koper (Slovenya), Rijeka (Hırvatistan) veya Marsilya Limanlarına yönelik Ro- Ro seferlerin tesis edilebilmesi, Karadeniz Bölgesinde ise Köstence Limanına (Romanya) Ro-Ro hattının kurulması, Ukrayna ve Rusya�ya yeni Ro-Ro seferlerinin sunulması ve alternatif hatların geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir.Bu alternatif hatlara ve multimodal taşımacılığa yönelik çalışmalarımıza bu yıl hız kazandıracağız.
 

� Avrupa Birliği�nin son dönemde üzerinde durduğu �Akdeniz Birliği� projesi kapsamında, Akdeniz ve Kuzey Afrika ülkeleriyle arasındaki ulaşım bağlantılarını geliştirmeye yönelik ciddi çalışmalar yürüttü bir gerçek olup; Derneğimiz de ülkemizden Kuzey Afrika ve Akdeniz�e kıyısı olan Avrupa ülkelerine yönelik Ro-Ro seferlerinin uygulamaya konmasının, AB gündemine getirilmesini faydalı bulmaktadır.
 

� Karasu (Adapazarı) Limanı ve bölgedeki endüstriyel alanların işlevsel hale getirilmesi durumunda İstanbul Boğazı'nın, Karadeniz üzerinden iç bölgelere gelen yükü hafiflemiş olacak; bu liman ile Romanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri arasında kurulacak bir ro-ro hattı ise Avrupa�ya taşımalarımız rahatlamış olacaktır.
 

� Türkiye�nin, gerek TRACECA gerekse IRU platformunda yürütülen İpek Yolu�nun Yeniden Canlandırılması Projesi kapsamında 1 trilyon $ potansiyelli Doğu-Batı ticaretinden pay alması (bu ticaretin Türk nakliyecileri tarafından taşınması) için bu güzergah üzerinde, eski İpek Yolu�nda olduğu kadar aktif olması gerekmektedir. UND, bu platformlardaki çalışmaları ve projeleri yakından takip etmekte ve aktif katılım sağlamaktadır.
 

� Ülkemiz ekonomisinin ve ihracatının temel taşlarından bir tanesi olan uluslar arası karayolu taşımacılık ve lojistik sektörümüzün 2009 yılını değerlendirmiş bulunmaktayız. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, yeni projelerin hayata geçirilmesi ile sektörümüzün önündeki engellerin aşılacağını düşünmekteyiz. Bu kapsamda geçmişte olduğu gibi, gelecekte de kamu ile işbirliği içinde çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir